Geçenlerde 2 yan odamızda genç
bir kadın vefat etti. Burası onkoloji katı, sıkça bir şeyler oluyor. Mavi kod
anonsu duyunca kapıyı bacayı kapatıp odama giriyorum. O gün anonsta bizim kat
ve blok adı da verilince içim cız etti. Gerçekten tuhaf ama komşunuz ölmüş gibi
hissediyorsunuz. Gerçekten tarif etmem imkansız, çünkü bunlar burada yeni
öğrendiğim duygular. Eskiden, günlük hayattayken duyduğum, üzüldüğüm ama sıradan, hayatın içinden olaylar. Meğer hiçbir şey anlamıyor, üzülmüyormuşum.
Kadın 35 yaşındaydı. 1,5 yaşında
oğlunu bırakıp gitti. İsmi lazım değil, bu beter hastalıktan. Annesi ile babası belki 20-25 gün kapıdaki sandalyede
beklediler. Ne beklediklerini bilip, kendilerine bile söylemeyerek. Bundan 1
hafta önce çıkamaz denilen yoğun bakımdan onu çıkartan ailesinin umuduydu
muhtemelen. Ama maalesef bir yere kadar yetti .
Ben kendi durumumu unutup çok
ağladım. Ya da bilmiyorum belki de kendime ağlamışımdır. Belki de kadının yaşı
ve 1.5 yaşındaki oğlu nedeniyle daha kolay yerine koydum kendimi. Bilmiyorum.
Ama çok ağladım. O genç kadına ağladım. Donuk gözlerle karısını odadan
çıkartmak için kalan kocasına ağladım. Annesine ağladım. Yaş fark etmez hepsi
evlat. Sonra en çok da o 1.5 yaşındaki oğlana ağladım. Annesini hiç
hatırlamayacak, hiç tanımayacak.
Tuhaf olan, o büyüdüğünde
annesinin hayata veda ettiği o an, yaşıtı başka bir çocuğa annesinin verdiği anı
defterinde anlatılmış olacak…
BNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder