27 Ekim 2015 Salı

Sana Söz Yine Baharlar Gelecek!




Ne güzel şarkıdır…  Aklıma takıldı bu fotoğrafı görünce.

Herkes uyuyor. Benim kurma saatlerim. Eski fotoğraflara bakıyorum. Uyku yok. Sorulacaklar, endişeler, meraklar… Yorgun hissediyorum, hem de çok. Öyle uzaklardayım ki, insanlarla aramda mesafeler... Korkularımı ne anlatabiliyorum, ne anlaşılabilmeyi bekliyorum. Böyleyim bu aralar. Bazı böyle işte. Derinlerde. 

Onu iyi gördüğümde bende daha iyiyim. Ama onu böyle görmeye kalbim dayanmıyor. O kafasını koyacak yer aramasına içim çekiliyor. Biraz daha uzun uyusun diye gözünün içine bakarsın ya, ben birkaç gündür o uyudukça dakikaları sayıyorum. Rutin olmayan her şey bir endişe, bir korku nedeni. Acaba sorusu içine düşmeyegörsün. Aklından çıkmıyor cevabını alana kadar. Hastalıklı bir duruma dönüşüyor içimde bu hastalık.

Ama sabır diyorum. Biraz daha sabır…

Gün gelecek parkta başka çocukların olmadığı anı kollamayı bırakıp, daha çok arkadaşı olsun diye en kalabalık zamanda gideceğiz. Elimde dezenfektan ile salıncakları temizlemek yerine kirleneceğiz beraberce. Aynı bu resimdeki gibi güleceğiz. Sağlıkla, içten… Neden bir tek sende olduğunu anlayamadığın o maskeyi birlikte denize atacağız… Sana söz yine baharlar gelecek bebeğim. O günler de gelecek.



26 Ekim 2015 Pazartesi

SON DURUM

Yazmayalı daha doğrusu yazamayalı 2 ayı geçmiş. Aslında çok uzun bir süreç ama ben bir özet geçeyim.

Son yazdığımda hastanede aldığımız ilaç tedavilerinin sonuna yaklaşmakta ve radyoterapiye hazırlanmaktaydık. 10 seans radyoterapi alıp 4 Eylül’de çıkacaktık. Son anda 2 Eylül’de çıkabileceğimiz söylendi. Yani tedavide önemli bir bölümün sonuna gelmekteydik. Hem de büyük bir tesadüfle Ali’nin doğum gününde çıkacaktık. Ailelerimiz ve buradaki ailemiz ile küçük bir kutlama organize ettik. Her şey çok güzeldi. Duygusal iniş çıkışlı süreçlerdi, bu nedenle çok anı anına paylaşamadım.



Bu şekilde idame tedavisine geçtik. İdame tedavisi, ağızdan ilaçlarla devam eden bir süreç ve aksi bir durum olmadığı sürece evden sürdürülebiliyor. Tabi her hafta kontrolümüz baki. Ama 1 yılı hastanede geçirdikten sonra haftada bir kere birkaç saati burada geçirmek bizim için sevdiklerimizi görmeye gelmek demek sadece. Aksi bir durum olmadıkça bu dönem de 1,5 yıl sürecek. Zamanla kontrol sürelerinin arası açılacak muhtemelen.

Arada 1 kez ateş nedeniyle yattık 2 gece. Bir de şimdi buradayız. Yazmaya fırsatı ancak burada bulabiliyorum. İş-güç yok, sessizlik var, zaman var.

Buradayız çünkü bir haftadır Ali de aşırı bir yorgunluk söz konusu. Günün büyük bir bölümünü uyuyarak geçiriyor ve onun dışında da aşırı bir yorgunluk hali mevcut. Öncesinde de küçük bir enfeksiyon, ateş süreci geçirdi. Onun nezle olması, ateşi çıkması sağlıklı bir çocuğunkinden oldukça farklı ve bu nedenle normalden daha fazla endişe veriyor. Sağlıklı bir çocuktaki bağışıklık sistemi onda olmadığı için vücut savaşmıyor ve ağır bir duruma geçiş çok daha kolay ve nedeni bulunamayıp tedavi edilemezse hayati tehlikeye kadar gidebiliyor. Ayrıca var olan tedavisinin sekteye uğraması var ki ayrı bir problem. Kanser ilaçları bağışıklık sistemini daha çok yok ettiği için böyle bir süreçte kesilmesi gerekiyor. Bu kadar çok bilgiyi yeni yaşayanlara bilgi olsun diye yazıyorum.

Bugün rutin kontrol için geldik ama hafta sonu boyunca Ali’nin hali bizi bir sürü teoriyle boğuşmaya sürükledi. Ne uyku ne başka bir şey kaldı. Hayat durdu birkaç gün. Başa, en başa sardık sanki. Çünkü onu hiç böyle görmedim bu süreçte. Telefonda konuşup ihtimallerle daha çok boğuşmamak için doktorumuzu da aramadım ve kontrol gününü bekledim. Bugün geldiğimizde bu durumun radyoterapiden kaynaklanan bir sendrom olabileceğini belirttiler. Yanılmıyorsam Somnolans Sendromu. Az da olsa çocuklarda görülüyormuş. 6 haftaya kadar uzayabiliyormuş. Ancak yine de bir kemik iliği aspirasyonu yapılmasına karar verildi. Türkçe’si ilikten örnek alınarak kanser ne durumda bakılacak. Yarın saat 13.00’de operasyona girecek.

Dilerim tertemiz çıkacak. Daha önceden de yapılması düşünülüyordu, bu şüphe sebep oldu ve kontrole gelmişken yatıverdik. Tuhaf ama kendimi daha güvende ve daha iyi hissediyorum burada. Ayrıca beklemektense bir aşama kaydedildiği hissiyatı var en azından.

Bu hastalık böyle. İyi derken bir şüphe darmadağın ediveriyor. Ama her seferinde olduğu gibi bu sefer de atlatacağız. Birkaç gün sürecek sancılı bekleyiş. Derin nefes alıp, birkaç gün içime dönüp nefesimi tutup bekleyeceğim. Ama inşallah güzel haberleri vereceğim herkese. Dualarınızı eksik etmeyin.