Toplamda 3 yılı bulacak olan
tedavimizin 8 aydan fazlasını geride bıraktık. Kış, ilkbahar geçti, yaz
geçiyor, yeni yıl geçti, bayram geçti,
200 güne varan bir süreyi belirli aralıklarla hastanede geçirdik. Hala daha
da geçiriyoruz. Son yatıştan bu yana 50 gün oldu. Neresi olsa benimsersin.
Benimsedik, sahiplendik, ev bildik. Hastalar komşumuz, hemşireler,
hastabakıcılar arkadaşımız oldu. Evimizi bile unuttuk. Tedavinin en yoğun
zamanlarını bu şekilde tamamladık.
Şimdi yepyeni başka bir evre
başlıyor. Radyoterapi. Adı bile tüylerimi diken diken eden. Baştan beri en korktuğum. Radyoterapi, 3
yaşından küçük çocuklar için önerilmeyen bir tedavi yöntemi olmasına rağmen T
hücreli ALL teşhisimizden dolayı doktorumuz tarafından yapılması zorunlu
olduğuna karar verildi. Bu konuda söz,
bu alanda uzmanlaşmış radyasyon onkoloğunda. Tedaviyi reddetme
hakkımızın saklı olduğunu söylese de önermediğini ekledi. Bende böyle bir şeyi
göze alamayacağımı belirttim.
Başına gelenler, bilgi sahibi
olmak isteyenler için bahsetmek istiyorum zira ben bu konuda yazılı hiçbir örnek/bilgi bulamamanın eksikliğini yaşıyorum.
Kemik iliğinden temizlenmiş
kanser hücrelerimizin beyin, sinir sistemi ve üreme organlarına yerleşerek, yeniden
faaliyete geçmeye çalışmalarını önlemek için radyoterapi yapılması gerekiyor.
Tümörlü kanser türlerinde direk
tümör odaklı radyoterapi verilirken, lösemi söz konusu olunca beyine ışınlama
yapılıyor. Çünkü kanser hücreleri omurilikteki beyin sıvısında
saklanabiliyormuş. Zaten üredikleri yer burası. Ayrıca lösemi tekrarlamasa bile
beyin ve erkek çocuklarda üreme organları en riskli bölgeler olarak
adlandırılıyor. Alınan kemoterapiler beyne yeterli düzeyde ulaşmadığından
protokolün belirlediği zamanlarda anestezi altında beyine belden iğne ile kemoterapi
ilacı göndererek koruma yapılıyordu. Işınlama da bunun bir parçası. Beyni olası
tehlikeden korumak için yapılması gerekiyor.
Radyoterapi, Ali kadar küçük
çocuklarda çok tercih edilmese de çeşidi nedeniyle zorunluysa veya beyin tümörü
varsa yapılmak zorunda kalınabiliyormuş. Çok örnek var mı derseniz yok. Bu
nedenle olumsuz yan etkileri açısından istatistiki bilgi vermeleri pek mümkün
olmuyor. Olası zararlar var mı? Var. Sonuçta almasa da olası zararlar var. Bu
nedenle kendimi bu kararı verecek güçte hissetmiyor ve teslim oluyorum.
Ama ben bu olasılıklara girip ne
kimsenin ne de kendi tadımı kaçırmak istemiyorum. Zira Ali bunu da atlatacak hiçbir
etki almadan. Zaten bu riskler göz önüne alınarak dozlar milimetrik
ayarlanıyormuş. Verilebilecek en düşük doz verilecekmiş. Toplam doz üzerinden
yapılan hesaplamaya göre 10 gün boyunca alacak. Hafta sonları hariç 2 hafta
sürecek. Kıpırdamaması gerektiği için her gün anestezi altında alacak. Anestezi
alacağı için her gün 5-6 saat açlık gerekecek. Yani yine yeni bir mücadele
etabında birlikteyiz. Ama benim küçük Super Mario’m puanları toplayıp bu oyunu da bitirecek.:)
Yarın ön hazırlık olarak yine
anestezi altında kafası için hazırlanacak plastik bir nevi şapka için kalıp
alacaklar, sonra da tomografi çekilecek. Sabah 7’de kahvaltı edip, 13.00’e
kadar aç kalması lazım. İşlemler bitince 14.00 gibi acıkmış bir şekilde
uyanacak ve sonra bütün hafta sonu özgürüz. Kemoterapi yok, kablo yok, anestezi
yok. Ablaları gelip en fazla ateş, tansiyon falan bakacaklar. Bizde keyif
yapacağız. Pazartesi kan değerleri ve her şey yolundaysa da seanslar
başlayacak.
Dualarınızı eksik etmeyin.
sevgiler,
BNÇ