30 Aralık 2014 Salı

Bebek İle Seyahat

01.07.2014


Bebeğiniz henüz 1 yaşına gelmeden onunla seyahat etmeye karar verdiyseniz cesur bir yapınız olduğuna bahse girebilirim, ya da henüz başınıza geleceklerden habersiz bu kararı vermiş deneyimsiz bir anne olma ihtimaliniz de var. Yaz seyahatleri aşağı yukarı bitiyor ama bu yazı henüz gitmemiş olanlar veya kış seyahatleri için fikir verebilir elbette.
Ben 4 aylık hamileyken bir ABD seyahati yaparak cesaretimi kanıtlamıştım ama bebeğim 9 aylıkken de bir Bodrum seyahati ile taçlandırayım bu durumu dedim.

Giderken yaptığımız hazırlıklara değinmem gerekirse; öncelikle arabamızı eşimin kardeşi ile değiştirerek model büyüttük. Bizim için en elzemi orada bebeğimin uyku konusunda bize sorun çıkartmamasıydı. Bebeğimi doğduğundan beri kendi yatağında yatırdığım hatta 6. aydan beridir de kendi odasında ve kendi kendine uyumasını sağlayabildiğim için gurur duyuyordum açıkçası. Ancak bu işin bir kötü tarafı var ki başka yere gidince evdeki saltanat bitiyor. Bu nedenle riske atmayacak ve yatak götürecektik. Bir park yatak edindik ve alıştığı yastıklarını, battaniyesini falan da almayı unutmadık.

Düşününce; bir park yatak, puset, bebek arabası, mama sandalyesi, o gün yiyecekleri için bir portatif buzluk bir de günde kaç posta değişen kıyafetleri içeren bir valizimsi çanta aldık. Bize pek yer kalmadı tabi. İkimiz bir çantaya sığıp, arabada ayakları da topladık mı tamamdır. Ne de olsa onun rahatı bizim rahatımız demekti. Biz bir terlik 3-5 tshirt ile bir haftayı geçirebilirdik.

Arabaya baktığımızda Almanya’dan göç ediyor gibi görünüyorduk, eve gittiğimiz için mutfak alışverişi de yapınca komşular bizi yıllık kalmaya geldik sandılar haliyle.
Bu kadar emeğe değdi mi derseniz tartışılır. Beklentinize bağlı. Ben biraz daha durumu öngördüğümden daha mutluydum ama erkekler için kaldırılması bir parça zor tabi. Yani huysuz ve çocukla pek ilgilenmeye gönüllü olmayan bir kocanız varsa böyle bir tatili bir daha düşünün derim.

Rutinimiz, sabah 8 kalkış, bebeğimin kahvaltısı, onu uykuya yatırınca bizim kahvaltı etmemizle başlıyor. Tekrar 12 gibi uyanınca meyvesini yemesi, çantasını hazırlamak devam ediyor ve çıkmamız 1’i bulabiliyordu. Güneş çok tepede olduğu için denize gidemeyip alternatif gezi rotaları üzerinde durmak öğlen yemeğini onun da yiyebileceği bir ev yemekleri lokantasında yemenin ardından güneş çekilince denize gidiyorduk. Yanında sıcak su termosu taşımak, plajda mama yapmayı falan saymıyorum zaten herkes bunu biliyor. Sonra da akşamüstü eve gelip duş faslı, mama zamanı derken bizimki 20.00 gibi uyuyordu. Sonrası, TV ve müzik sesi olmadan, evde parmak uçlarında gezinmek ve akşam yemeklerini evde yemek demekti. Bir akşam balkonda otururken “neyse canım en azından Bodrum’da balkonda oturuyoruz, evde de olabilirdik” diye kendimizi eylediğimizi hatırlıyorum.
En zorlusu ona konfor sağlamak adına bazı keyiflerden feragat etmek ve çanta, bebek arabası içeren yükü her daim taşımaktı. Tabi bunu neyse ki zorunlulukla değil, ebeveyn içgüdüsü ile içten yapıyorsunuz da o kadar koymuyor.

Tabi bu tablo ile birkaç gün geçince dönsek mi dediğimiz çok oldu. Sonra biraz şartları gevşetmeye karar verdik. Ders çıkarılması gereken nokta bence burası. Tatilin ortası itibariyle kontrolü ele aldık ve “biz ona değil, o bize uysun canım” şeklinde bir isyan noktasına geldik.  Sağlığına dokunmayacak şekilde programımızı revize ettik. Örneğin sabah uyanır uyanmaz denize indik, kahvaltılarımızı orada yaptık. Öğlende bebek arabasında uyuttuk biraz uzun sürse de. Bebek arabası sürerken kitap okumak gibi bir formül ile kendime keyifli hale getirmeye çalıştım. Bana tuhaf tuhaf baktılar ama olsun. Ben mutluydum. Sonra yemek yeme düzenimizi ne bulursak yemek şeklinde bir parça gevşettik. Bebeğim de sağ olsun her şeyi yedi. Akşamları da dışarı çıkmaya karar verdik, uykusunu arabada uyusun, uyumazsa geç uyur dedik. Bu kısım biraz sıkıntılı oldu ama onun dayanabildiği kadar Bodrum balıkçılarından nasibimizi aldık.

Bu şekilde de her şey çok kolay olmuyor tabi, kuralları bozmanın getirdiği dezavantajları yaşıyorsunuz ama siz de keyif aldığınız için katlanma gücünüz artıyor. Hem daha dayanıklı hem daha mutlu ebeveynler oluyorsunuz.

Bu maceradan çıkarttığım birinci ders; Beklentinizi çok yüksek tutmayın, gideceğiniz mekanda aileniz yanınızda, sessizlik, bir kahve sizi memnun etmeye yetsin. İkinci ders ise, kurallar iyidir ama duruma, zamana ve mekana göre esnetilebilir. Hem kendi mutluluğunuz hem de aile huzurunuz dolayısıyla bebeğinizin yaşadığı ortamın huzuru için hayatınızı kolaylaştırın ve biraz rahatlayın.

BNÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder