Yazmayalı daha doğrusu yazamayalı
2 ayı geçmiş. Aslında çok uzun bir süreç ama ben bir özet geçeyim.
Son yazdığımda hastanede
aldığımız ilaç tedavilerinin sonuna yaklaşmakta ve radyoterapiye
hazırlanmaktaydık. 10 seans radyoterapi alıp 4 Eylül’de çıkacaktık. Son anda 2
Eylül’de çıkabileceğimiz söylendi. Yani tedavide önemli bir bölümün sonuna
gelmekteydik. Hem de büyük bir tesadüfle Ali’nin doğum gününde çıkacaktık. Ailelerimiz
ve buradaki ailemiz ile küçük bir kutlama organize ettik. Her şey çok güzeldi.
Duygusal iniş çıkışlı süreçlerdi, bu nedenle çok anı anına paylaşamadım.
Bu şekilde idame tedavisine geçtik.
İdame tedavisi, ağızdan ilaçlarla devam eden bir süreç ve aksi bir durum
olmadığı sürece evden sürdürülebiliyor. Tabi her hafta kontrolümüz baki. Ama 1
yılı hastanede geçirdikten sonra haftada bir kere birkaç saati burada geçirmek
bizim için sevdiklerimizi görmeye gelmek demek sadece. Aksi bir durum olmadıkça
bu dönem de 1,5 yıl sürecek. Zamanla kontrol sürelerinin arası açılacak
muhtemelen.
Arada 1 kez ateş nedeniyle yattık
2 gece. Bir de şimdi buradayız. Yazmaya fırsatı ancak burada bulabiliyorum.
İş-güç yok, sessizlik var, zaman var.
Buradayız çünkü bir haftadır Ali
de aşırı bir yorgunluk söz konusu. Günün büyük bir bölümünü uyuyarak geçiriyor
ve onun dışında da aşırı bir yorgunluk hali mevcut. Öncesinde de küçük bir enfeksiyon,
ateş süreci geçirdi. Onun nezle olması, ateşi çıkması sağlıklı bir
çocuğunkinden oldukça farklı ve bu nedenle normalden daha fazla endişe veriyor.
Sağlıklı bir çocuktaki bağışıklık sistemi onda olmadığı için vücut savaşmıyor
ve ağır bir duruma geçiş çok daha kolay ve nedeni bulunamayıp tedavi edilemezse
hayati tehlikeye kadar gidebiliyor. Ayrıca var olan tedavisinin sekteye
uğraması var ki ayrı bir problem. Kanser ilaçları bağışıklık sistemini daha çok
yok ettiği için böyle bir süreçte kesilmesi gerekiyor. Bu kadar çok bilgiyi
yeni yaşayanlara bilgi olsun diye yazıyorum.
Bugün rutin kontrol için geldik
ama hafta sonu boyunca Ali’nin hali bizi bir sürü teoriyle boğuşmaya sürükledi.
Ne uyku ne başka bir şey kaldı. Hayat durdu birkaç gün. Başa, en başa sardık
sanki. Çünkü onu hiç böyle görmedim bu süreçte. Telefonda konuşup ihtimallerle
daha çok boğuşmamak için doktorumuzu da aramadım ve kontrol gününü bekledim. Bugün
geldiğimizde bu durumun radyoterapiden kaynaklanan bir sendrom olabileceğini
belirttiler. Yanılmıyorsam Somnolans Sendromu. Az da olsa çocuklarda
görülüyormuş. 6 haftaya kadar uzayabiliyormuş. Ancak yine de bir kemik iliği
aspirasyonu yapılmasına karar verildi. Türkçe’si ilikten örnek alınarak kanser
ne durumda bakılacak. Yarın saat 13.00’de operasyona girecek.
Dilerim tertemiz çıkacak. Daha
önceden de yapılması düşünülüyordu, bu şüphe sebep oldu ve kontrole gelmişken
yatıverdik. Tuhaf ama kendimi daha güvende ve daha iyi hissediyorum burada.
Ayrıca beklemektense bir aşama kaydedildiği hissiyatı var en azından.
Bu hastalık böyle. İyi derken bir
şüphe darmadağın ediveriyor. Ama her seferinde olduğu gibi bu sefer de
atlatacağız. Birkaç gün sürecek sancılı bekleyiş. Derin nefes alıp, birkaç gün
içime dönüp nefesimi tutup bekleyeceğim. Ama inşallah güzel haberleri vereceğim
herkese. Dualarınızı eksik etmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder