1 Mayıs 2015 Cuma

YİNE YENİDEN!

En son yazıdan beri neredeyse 2 ay olmuş. Tam 8 hafta. Bu süreçte biz tam 8 haftalık bir kemoterapi fazını daha atlattık. Bir öncekilerden farkı bir haftayı hastanede, bir haftayı evde geçiriyor olmamızdı. M fazı denilen bu aşamada 10 günde bir 24 saat süren bir ilaç alıyor, aynı gün intretekal denilen bir yolla yani belden bir iğne ile beyine koruyucu bir sıvı gönderiliyordu. Bu da tam anestezi altında yapıldığı için her hafta bir kalp çarpıntısı ile geçti. Sonraki günlerde ise 24 saat aldığı ilacın organlarına zarar vermemesi ve hızla dışarı atılması için başka ilaçlar, serumlar vs… Bu da gece her saat başına alarm kurup bez değiştirmek için kalkmak anlamına geliyor. İlacın vücuttan tamamen atıldığı tespit edildiğinde ise ev yolu görünüyor. Evde yeniden düzen kurana kadar biraz stres sonra huzur… Bir hafta “normal” bir hayat… Sonra yine bavul, hazırlık vs… Böyle bir döngü ile atlattık 8 haftayı.

Evde olmak büyük bir lükstü hepimiz için ama tabi bu git-gel yorgunluğu beni benden aldı. Dolayısıyla elim bir gün olsun bilgisayara gitmedi. Kafam ne yazılar yazdı ama elim durdu bir kere. Bir de çok depresif hallerimde yazmayı çok sevmiyorum çünkü bu bloğu kimseyi üzmek için değil, bilgilendirmek için yazıyorum. Şimdi iyiyim. Evdeki bu son haftamızda yeniden yoğunluğa girmeden haber vermek istedim.

Pazartesi günü her şey uygunsa yeniden ilik alınacak. Durum tespiti, biraz yürek hoplaması ile geçecek birkaç günün ardından yeniden hastane günleri başlayacak. Yine bir 8 hafta. Protokol 2, faz 1 ile başlayacağız, faz 2 ile zaman kaybetmeden tamamlayacağız dilerim ki. Yine ilk aylar gibi bir sürü ilaç. Benim zarar vermesin diye eldivensiz asla dokunmamam gereken ama oğlumun organlarına, damarlarına litrelerce verilen/verilecek ilaçlar. Yoğun bir tedavi. Bu nedenle 8 hafta boyunca yine hastanede olacağız.

90 gün hastanede kaldıktan sonra nasıl eve gelmek zor geldiyse şimdi de oraya dönmek öyle zor geliyor. Herşeye alışılıyor bunu artık çok iyi biliyorum ama Ali’nin mama sandalyesi ile yatağa mahkumiyeti beni her açıdan yoruyor. Çocuğunu o durumda da gezdirenler, hastane koridorlarına çıkaranlar var elbet ama elinin mikroplu bir yere değmesi, koridorda hasta biri ile aynı havayı soluması gibi anlık bir riski göze alamıyorum. Ne kadar zor olursa olsun almadığım ve bütün kurallara uyduğum için bu kadar hızlı bugünlere geldik ve tedaviyi aksatmadık. Dilerim yine öyle olacak ve bu da bitecek.

Zaman çabuk geçiyor. Mevsimler değişiyor, insanların hayatları değişiyor. Biz sanki 6 aydır aynı yerde duruyoruz. Bir yazımda o pencerede kış ve baharı gördüğümü yazmıştım. Şimdi de yazı göreceğiz. Artık sonbahara Allah kerim…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder